10 Nisan 2017 Pazartesi
28 Mart 2017 Salı
Justice league fragmanı yayınlandı... herkesin kafasında aynı soru ''ı am rich''!
Justice league fragmanı yayınladı izleyenler izledi
izlemeyenler zaten geek değil. Fragmanı izledikten sonra da herkesin konuştuğu
Wayne’nin I am rich demesi hatta Geek Yapar Yiğitcan bile o bir çoğumuzun
anlamadığı şaşalı cümleleri ile bu espriyi aşağıladı sanki o koca fragman
bundan ibaretmiş gibi. Bu yazımı bir DC
hayranı olarak değil geek olarak yazıyorum. Yiğitcan gibi pek çok geekin (kuru
kuruna bağlananlar buna dahil değil- o işi de abartı buluyorum eleştirici her
zaman öğretici gelmiştir bana) yanıldığı nokta şu, evet, Bruce Wayne daha
önceki filmlerde tanıştığın Bruce Wayne değil. Bu yani. Sebebi bu. Fragmandaki
Bruce Wayne ile BvS deki Bruce Wayne aynı değil çünkü BvS nin temelindeki büyük
olaylardan biri de Bruce Wayne’in kişiliğindeki değişimdi.
Düşün, doğduğun büyüdüğün şehir eşkıya ve
mafya kaynıyor, çok sevdiğin anne ve baban da bunlardan biri tarafından,
gözünün önünde öldürülüyor. Sen de büyüyüp gizli bir örgüte katılıp dövüş
sanatları öğreniyorsun, sonra gelip şehrine geri dönüp bu kötülükleri silip
süpürmeye başlıyorsun. Öyle ki hayata verdiğin önemden dolayı bunu kimseyi
öldürmeden başarmayı amaçlıyorsun, yerel polis teşkilatındaki arkadaşından da
yardım alarak. Büyük ölçüde de başarıyorsun da. Ama bir yerden sonra aklına bir
soru takılıyor. Ben gittikten
sonra ne olacak?
Bu yüzden de işin adabını öğretecek çıraklar
yetiştirmeye başlıyorsun. Senin davanı sahipleniyorlar, onun adına
savaşıyorlar. Oğulların olmaktan farksızlar yani. Sonra ne mi oluyor? Bir gün beyaz suratlı palyaçonun teki bu öğrencilerinden, manevi
oğullarından birini -tahminen çok fena bir şekilde öldürüyor, öyle ki öldürdüğü
çocuğun kıyafetinin üzerine “ŞAKALANDIN!” yazıp tarafına gitmesini sağlıyor.
Sonra ne mi oluyor? Bunalıma giriyorsun,
çünkü sorumluluğu kendine yüklüyorsun, çünkü davanı sahiplenmesi için eğittiğin
çocukcağız davan için savaşırken en azılı düşmanın tarafından hunharca
öldürülüyor. Öyle bir bunalıma giriyorsun ki en büyük ideallerinden biri olan
öldürmeme kuralını bile iplememeye başlıyorsun. Öldürdüğün adamın bir hayatı, eşi, çocukları var mıydı? Umurunda değil.
Kendin öldürmeye tenezzül bile edemiyor musun? Damgala gitsin, senin işini hallediyorlar zaten, ne gerek var?
Hayata küsüyorsun. Dünya için, hatta dünyayı
bırak ot gibi büyüyen
suçlular için, şehrin için artık zerre umudun yok. Ama sonra ne
oluyor? Bir uzaylı geliyor, bu uzaylı yüzünden komşu şehrin neredeyse yerle bir
oluyor -öyle değilse bile suçu ona atıyorsun. Ha bu arada bu uzaylı teknik
olarak tanrı, uzay gemileri filan kaldırıyor çok uğraşmadan, o derece yani.
Komşu şehir yerle bir olurken de buna bizzat şahit oluyorsun. İki tane büyük
çocuk kavga ederken altta kalan küçük çocukları umursamadığını görüyorsun. O
kadar emek verdiğin, uğraştığın şeyleri tek dokunuşla yerle bir edebilecek bir
adam var artık dünyanda. Ve bu sana
koyuyor. Güçsüzlüğünü hissediyorsun. Yavaş yavaş.
Sonra bu adamı yerle bir etme planlarına
başlıyorsun. İyi veya kötü olması değil seni arayışa iten, yapabilecekleri.
İhtimaller seni arayışa sürüklüyor. Büyük çocuğun zaten küçük çocukları
iplemediğini biliyorsun. Sonrasında ise buluyorsun o aradığın şeyi. Gümüş
kurşunu. Ve plan yapıyorsun, düşmanının düşmanı senden habersiz yaptığın planlara
sadık şeyler yapıyor, kavga anı geliyor çatıyor, dövüşüyorsunuz ve… o an
geliyor çatıyor. Kavgayı sarımsaklarla ve aklınla kazanıyorsun. Ve o an
geliyor; gümüş kurşunu sıkma vakti. Ama, çok beklenmedik bir şey oluyor; “Martha!” diyor
bizim uzaylı. “Save Martha!” diye haykırıyor.
Gümüş kurşunu yiyeceğinden ötürü
paniklediğini ve ölmemek için her şeyi yapacağını, yapabileceklerinin sınırını
da bilmediğinden dolayı aklını okuduğu ihtimalini düşünüyorsun, ama
afallıyorsun. Çünkü ölü annenin adını söyledi hayatını ellerinin içinde
tuttuğun adam. Bir de kurtar murtar filan diyor. İyice yumuşuyorsun. Soruyorsun
sonra; “What did you say?” diye. Sonra da açıklama geliyor, dank ediyor kafana; Bu büyük çocuğun içinde bir küçük çocuk var aslında.
Öğreniyorsun ki aslında bizim uzaylı oğlan
doğma olmasa da büyüme insanmış. Annesi varmış hatta, oraya gelmesinin
sebebinin de aslında annesinin canının tehlikede olduğunu, tek kurtarma yolunun
da yarasanın kafasını getirmesi olarak söylendiğini anlatıyorlar sana. Diyorsun
kendi kendine “Ama bu, çok… insancıl?” Bu sefer daha kötü afallıyorsun, ama
kendini toparlamayı daha çabuk hallediyorsun. Gümüş kurşunu bırakıyorsun
elinden. “Ben hallederim” diyorsun, “Anneni ben
kurtarırım, sen asıl kötüyü durdur.” İçinde bir şeyler değişiyor fakat,
bulunduğun zamandan dolayı anlamıyorsun.
Biraz daha zaman geçiyor, o sırada bizim
uzaylının annesini kurtarıyorsun, “Aa benim oğlanın arkadaşısın ha, pelerinden
anlamıştım zaten” gibi bir konuşma bile geçiyor aranızda. Sonrasında da daha
büyük bir şey oluyor. Büyük çocuklardan diğeri geri dönüyor: daha sert ve
ölümsüz bir şekilde hem de. Başka bir tanrı da -100 yıl önce yaptığı gibi- bu
kavgaya sizin tarafınızdan dahil oluyor, bu dahil olma işlemini de senin
hayatını kurtararak yapıyor hem de. Üç büyük çocuk var sahada, ve iki tanesi
diğerinin küçük çocuklara zarar vermesini engellemeye çalışıyor. Sen de
biliyorsun ki büyük çocuktan kaçmak ve onu şaşırtmaktan başka verebileceğin bir
destek yok. Çünkü kavga başlamadan önce küçük çocuklar bir su balonu attı ve bu
işe yaramadı. Senin de elinde kalan son şey bir tutam sarımsak ve bir yerlerde
yere atığın gümüş kurşun.
Savaş sürüyor, sürüyor. Sonunda yine
beklemediğin bir şey oluyor. O ,yaşadığın dünyayı umursamıyor sandığın, uzaylı
oğlan gümüş kurşunu alıyor ve büyük çocuğa saplıyor. Bunu yaparken de bir şey
dikkatini çekiyor. Bunu ikisinin de sonu olacağını bile bile yapıyor. Irkına
bile mensup olmadığı bir gezegeni sevdiği kız ve annesi için, gördüğü herkes
için yapıyor. İnsanlık için yapıyor. Bir insan gibi yapıyor. Sonra savaş
bitiyor. İkisi de ölüyor. Savaşın bitmesiyle de beynin stres hormonu ve böbrek
üstlerin de adrenalin salgılamayı bırakıyor ve sonunda düzgün düşünebilmeye
başlıyorsun. Sonrasında olan biteni anlıyorsun. Bütün ön yargıların, umutsuzlukların
yıkılıyor. Yeniden doğuyorsun. O sadece yapabileceklerini düşünerek birini yok
etmeyi isteyen adam, yok etmek istediği kişinin uğruna savaştığı şey için kendi
canını gönüllü olarak verişine şahit oluyor. Yeniden. Doğuyor.
İşte bu yüzden, Yiğitcan, BvS deki Bruce
Wayne ile Justice League deki Batman aynı değil. Olmayacak. BvS hakkında çok
şey söylenebilir, eleştirilebilir. Ama eleştirilmesi yanlış olan şeyler
listesinde 1. sırada sinematografi duruyorsa 2. sırada da Bruce Wayne ve
yaptıkları, kişilik gelişimi durmalıdır. Adamın dünya görüşü değişiyor, isterse
espiri de yapar. Dediklerim de şu ana kadar bize gösterilene uyuyor. Sorun
varsa sorabilirsin, diğer arkadaşlar da isterse sorabilir. Bu arada bu hikaye
işleyişine filan gelecekte filmlerle uğraşmak isteyen biri olarak söylemeliyim
ki önem veriyorum, ve kesinlikle BvS bu konuda mükemmel değil.
Etiketler:
2kafa1geek,
aquaman,
batman,
batmansuperman,
ben affleck,
bruce wayne,
BvS,
comic,
cyborg,
flash,
geek,
justiceleaguefragmanıyayınlandı,
justiceleaguenewtrailer,
kasım17,
newtrailer,
superman,
trailer,
wonderwoman
28 Ocak 2017 Cumartesi
Marvel Game Universe? geliyor
İki gün önce muhteşem bir haber, daha doğru harika bir teaser geldi gözlerimizin önüne. Marvel ve Square Enix işbirliği ile başlayacak olan Marvel Gaming Universe'e dair ilk teaser yani küçük bir fragman geldi. Şu sıralar Sony; PS4 için Spiderman oyunu hazırlamaktayken, Telltale de Guardians of the Galaxy için bir oyun geliştirmekte. Marvel vs Capcom da var üstelik. Bizleri baya heyecandıran bu haberler umarım devam eder ve yine umarız ki bu oyunlar Marvel Sinematik Evreni ile paralel bir şekilde gider. Gitmeden önce oyuna dair teaser'ı da şuraya bırakalım.
Etiketler:
assemble,
avengers,
captain america,
fragman,
game,
geek,
hulk,
iron man,
loki,
marvel,
marvel universe,
oyun,
reassemble,
spiderman,
square enix,
teaser,
thor
10 Ocak 2017 Salı
Dünyanın en hızlısı Bolt, gözünü Flash filmine dikti!
Dünyanın en hızlı atleti Usain Bolt, Flash filminde olmak istediğini açıkladı. Mtv'ye verdiği röportajda bir süper kahraman filminde olmak ister miydiniz sorusuna hızlı bir şekilde; "-Olabilir mesela Flash filminde cameo bir sahnem olabilir, çok hoş olurdu" dedi. Belli ki daha önceden düşünmüş bunu Bolt. Umarız böyle bir cameo görürüz, çünkü gerçekten çok havalı bir sahne izleriz heralde!
Videosunu da şöyle bırakalım:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)